Diyabetli hasta sayısı tüm dünyada ve özellikle gelişmekte olan ülkelerde gittikçe artmaktadır. Uluslararası Diyabet Federasyonu (IDF)’nun verilerine göre dünyada 200 milyona yakın diyabetli yaşamaktadır. Bu sayının 2025 yılında 336, 2030 yılında da 450 milyona ulaşması bekleniyor.
Ancak Türkiye Diyabet, Hipertansiyon, Obezite ve Endokrinolojik Hastalıklar Prevalans Çalışması (TURDEP-II) Türkiye’de diyabet ve obezite oranlarındaki artışın endişe verici boyutlarda olduğunu gösterdi. Çalışmada son 12 yılda diyabet sıklığının %90 artarak, %7.7’den %13.7’e çıkarken obezite oranı %44 arttığı görülmüştür.
Sağlıklı kişilerde yenilen gıdaların bir kısmı sindirildikten sonra şeker (glukoz) olarak kana geçer ve çeşitli dokular tarafından enerji kaynağı olarak kullanılır. Diyabetli hastalarda glukoz kullanılamadığı için kanda birikir ve bir kısmı idrarla kaybedilir. Diyabet, kan şekerinin yükselmesi ve idrarda şeker çıkması olarak tanımlanabilir. Tedavi edilmediğinde, küçük damar sistemi başta olmak üzere, vücudun çeşitli organ ve dokularına zarar verebilen, ömür boyu süren bir metabolizma hastalığıdır.
İnsülin Nedir?
Kan şekerinin yükselmesini önleyen insülin hormonudur ancak diyabetli hastalarda insülinin mutlak yetersizliği veya etkisizliği söz konusu olur. İnsülin, midenin arkasında yer alan pankreasta adacık denilen yapılarda üretilir. Kan şekerini belli sınırlar arasında tutar. Örneğin diyabet görülmeyen bir kişide ne kadar yemek yenirse yenilsin, kan şekeri 140 mg/dl’yi geçmez. İnsülin glukozun hücrelere geçmesini sağlayarak kanda şeker seviyesinin yükselmesini önler. Diyabet varlığında ise insülin yetersizliği veya etkisizliği ile glukoz hücrelere geçemez ve kanda bulunan glukoz miktarı yükselir.